Available in: English   Dutch   Turkish   French   Bahasa   Spanish   Go to media page

Bütün kötü şeylerin temsilcisi şeytandır!

Fatiha

“Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim”.  ELHAMDULİLLAHİ RABBIL ÂLEMİYN, ESSELATU VESSELATU ALA SEYYIDINA MUHAMMED VE ALA ALİHİ VE SAHBİHİ ECMAİN.

(Şeyh Nazım Hazreti, hürmeten ayağa kalkıyor ve hitabını ayakta sürdürüyor.)

 Her şey Yaratan için ayağa kalkar. Âlemlerin Rabbine. “La ilahe illa Ente[1]  EY ALLAH ”, sen Rabbimizsin, Yaratanımızsın, her şey sana aittir. Sen, en “Azametli” ve en “Şereflisin”. Sen yaratılanların rabbisin.

Ey RABBIM! İlahi huzurda bulunan En sevgili ve en şerefli kulun Seyyidina Muhammed

( S.A.V)’a en iyi ve en yüksek saygını ver.  Sensin onu “Seyyid” yapan.

Zatının hürmetine sevgilini âlemlerde en üstün kıldın. Üstünlük verdin. O’na ikram edilmiştir. “Mutlak Üstünlük”, “Mutlak Şeref”, “Mutlak Şan” veMutlak Azamet” ve “Kudretli Varlığın” sadece zatınadır. Zatının hürmetine en sevgiline üstünlük ikram ettin. Zatına şükür ederiz.

Ey RABBIMIZ; Sen sadece sen istediğine şeref verirsin. Kimse kendi kendine şerefe ulaşamaz. Bu zatinin üstünlüğüdür, üstünlük okyanusları. Zatin ikram eder. Zatin sadece tek kişiye ikram etti.  Zatin ikram etmezse ikinci bir kişi o üstünlüğe ulaşamaz.

Ey ALLAH !  Sen Sultansın.

Subhan ALLAH, Sultan ALLAH, Aziz ALLAH, Kerim ALLAH.

Öyle şanın yüce ki, öyle kudret kuvvet sahibisin ki, yarattığın okyanusların başını ve sonunu kimse bilemez. Sen RABBIMIZ’SIN.

“Allahu Akbar! Allahu Akbar! Allahu Akbar `ala men takabbar ve tajjabar”.

Ya Rasulallah! Sen Âlemlerin Rabbini temsil edensin. Her şeye kadir olan ALLAH ’ın tek temsilcisisin. Sadece Sen, başkası yoktur, tek sensin. Herkes sana yüksek saygısını vermeli. Ya Muhammed (S.A.V) “Allahumme salli ve sellim ve barik aleyh”.  Ey Rabbim, O’na fazla, daha fazla, daha fazla sonsuz kudretinde ve şanında ve övgünü ver.  

Biz zayıf kullarız. Bu mübarek ayin hürmetine zatından bize rahmet okyanuslarından ikram etmeni istiyoruz. Tek bir damla zatinin kullarında her şeyi alır. Ya Rasurullah, senin ile şereflendik.  

Elfu’s salât elfu’s selam aleyke ya seyyidil evveliyn vel ahiriyn Muhammed Mustafa, ente Muhammedun ve Ahmedun ve Mahmudun, Ya Mustafa, Ya Mucteba. Allah, ente el-Mubteda vel Muntaha. 

Ya Rasurullah, bu zayıf ümmetine ve milletine Rahmet’inden ver. Ümmeti Muhammed (S.A.V).

(Şeyh Nazım Hazretleri yerine oturarak sohbetine devam eder)

Destur Ya Seyyidi. Destur. Ey ilahi huzurda en yüksek ve en şerefli kişi... Tek sen ilahi huzurdasın. Başkası yok, tek sen varsın! Ey insanlar, duyun, dinleyin ve itaat edin. İtaatkâr kul olmaya çalışın.  ALLAH   halifesi Seyyidina Muhammed ( S.A.V)’a selamınızı, övgünüzü ve lütfünüzü verin.

ALLAH   ALLAH ,  ALLAH   ALLAH,   ALLAH   ALLAH,   ALLAH   ALLAH  ……

Bize emredildi, ey dinleyenlerimiz[2], ey insanlar, ey insanoğlu. Bize hakiki mütevazı kul nasıl olunur diye bilmek ve öğrenmek emredildi.

ALLAH   ALLAH YA RABBI, Ey Yaratan, Ey Yaratan. Ey Yaratan.  Evvelden ahire yarattın ve yarattıklarına ihtiyacın yoktur. Estağfurullah. Zatin yarattı. Estağfurullah. Bu sekil düşündüğümüz için zatından af diliyoruz. O yarattı ve evvelden ahire, sürekli yaratıyor. Sürekli. Yeniden yaratıyor. Hesapsız. Ve hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Bir şeye ihtiyacı olsaydı o zaman Yaratan veya yaratılanların RABBI olmazdı.  Âlemlerin RABBI olmazdı ve Yaratan olmazdı bir şeye ihtiyacı olsaydı.  Yaratılanların RABBI olmazdı. Hayır!   Yaratır ve verir. O Yaratandir. Kimse anlayamaz veya kimse Onun yaratma sınırlarına yetişemez. Kimse Onun yaratma kudretine yetişemez. Sadece “O”, her şeye kadir olan, bir şeyi var edebilir. Sadece “O”. Sadece “O” der ki; “gel ve kendini göster ve “LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDUN RESULULLAH” deyin”.  Var olan her şey  “LA İLAHE İLLALLAHder ve O’nun mutlak halifesi Seyyidina Muhammed( S.A.V)’dır. ALLAH    onu daha fazla ve fazla mübarek kılsın...

Bize Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim  demek emredildi. Bütün kötü şeylerin temsilcisi, şeytanı temsil eder. Bütün kötülükler ve bütün lanetler, bütün sahte şeyler şeytana aittir. Belki bir kişi sorar o ne için yaratıldı diye. Âlemlerin RABBI şeytanı ne için yarattı?   Şimdi, ilahi mübareklerden bekliyoruz, bilmem gerekeni bana ikram edecekler size hitap etmem için…. Şimdi bu noktaya geldik. Onun için Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahimdemeliyiz. Ey RABBIM, şeytandan sana sığınıyoruz, ey RABBIM bizi koru.  Ve ALLAH    buyurur ki; korunmak istersen beni çağır ve “Bismillahirrahmanirrahim” de.  “RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAHIN ADI İLE, HERŞEYE KÂDİR OLAN, EN MERHAMETLİ, EN LÜTUFKÂR VE EN CÖMERT OLAN ALLAH ”  dersen, sana senden daha yakın olurum. “O”, “O”, her şeye kadirdir. “O” sana o kadar yakındır ki, sen hiçbir zaman kendine o kadar yakın olamazsın.  Sen kim olduğunu bilmezsin ve ne için yaratıldığını bilmezsin. Vazifen nedir bilmezsin. Ne için var olduğunu bilmezsin ve ne için yaratıldığını bilmezsin.

Ve ALLAH    buyurur ki; sana senden daha yakınım. Sen çok uzaksın, belki kendine sonsuz uzaksın, fakat ben sana çok yakınım. Her şeyden daha yakınım, sana aramızda mesafe yoktur. Bu nasıl olur sorma, bilemezsin. Bu yaratana aittir. Nasıl olduğunu bilemezsin.  Bu sırdır bilemezsin çünkü bu sır benim yüceliğime aittir.  Onun için Bismillahirrahmanirrahim” deyip benim ilahi ismimi söyleyin.  Size sonsuz ikram ederim,  her Bismillahirrahmanirrahim”  dediğin zaman boş olmazsın veya sıfır kalmazsınız. Her seferinde benim kudret okyanuslarımda şereflenir, izzet ve ikram görürsün. 

Ey insanlar dinleyin ve saygılı ve edepli olun. Sizden edepli olmanızı istiyorum. Ey insanoğlu, bu dünyada kaç insan yaşar? Yaratandan başka kimse bilemez. Ben bilirim ne kadar yarattığımı, ne kadar oldu ve yasadığını. Hepsini tek tek bilirim, evvelden ahire ben sayarım. Sayarım ve kimse bilemez… ALLAHU EKBER. ALLAHU EKBER.  

Ey insanlar, insanoğlu için en değerli şey nedir? Bu ilimdir, gökler cevaplıyor. Senin için en değerli şey ilimdir. İlk insan yaratıldığı zaman ona göklerden ilim vermiştir. Kimseye ilahi ilim verilmemiştir, tek kişi hariç, SEYYİDİNA MUHAMMED ( S.A.V).  göklerden belki verilmiştir, ama ilahi ilim, hayır herkes için değildir, sadece SEYYİDİNA MUHAMMED ( S.A.V) içindir.  İlahi huzuru anlatamazsın. LA KADARAAHU MARRATAN UKRA.[3]  PEYGAMBER EFENDİMİZ ( S.A.V)  ilahi varlığı var ama ALLAH     ilahi huzuru kimseye ikram edilmemiştir. Sayısız ilahi okyanuslar ve onlar ebedi okyanuslardır. İnsanoğluna ikram edilen en değerli şey ilimdir.

“Ve allama âdem al isma (wa ^allama 'Adama l-'asma'a koullaha)”, Adem ’a ikram edilmiştir. Yüce ALLAH     âdem a.s’ a isimleri öğretmiştir. Ey insanlar! Öğrenmeye çalışın ve bazı ilimleri anlamaya çalışın.  ÂLEMLERİN RABBINE melekler der: “neden bizi halifen yaratmadın da yeni bir varlık yarattın”? ÂLEMLERİN RABBI der ki ; “ben bilirim, siz bilemezsiniz”.    Her şeye kadir olan ALLAH  , Adem ’a öğretti. Fakat ey insanlar!  ÂLEMLERİN RABBININ tarafından bir şeyler öğretilmesi imkânsızdır, imkânsız. Öğretmek için bir öğretmen gerekir. ALLAH     öğretmendir diyemesin. Hayır. Kim Adem ’a isimleri öğretti? ALLAH  ,   Adem ’a ilim verirken “allama adam al isma” demiştir. Ama vesilesiz. Vesile iki kişi arasına bir bağlantıdır.  ALLAH ’ dan doğrudan (direk olarak)  kimse bir şey alamaz. Kimdir o vesile? O kişi SEYYİDİNA MUHAMMED ( S.A.V) dır.  Ya Seyidi el Evvelin ve Ahirin … (Arapça) “Estauzu billâh.   Er Rahman allemel Kurân!... Halekal insane allemehül beyân!.”[4] bu ilahi ayet, bunu konuşmak isterseniz, okyanuslar biter ama ilim, “bu dört ilahi” ayetlerden gelen ilim, hiçbir zaman bitmez. Ve ÂLEMLERİN RABBI insanoğluna ilim vermiştir. Çünkü her şeye kadir olan ALLAH    bir kuluna şeref vermek ister ise, ona öğrenmek için bir yol açar öğrenmek. O’nun ilmine göre şeref verir.

Ey dinleyenlerimiz, Esselamun aleyküm….Zayıf bir kul size ne hitap ediyor diye dinleyin ve düşünün. En büyük ikram ilimdir. Ve verilen ilimdir. İnsanoğluna ilim verilmiştir. ALLAH    meleklere emrettiği zaman, Esmâül Hüsnâları sayın diye… : “Biz bilmeyiz dediler”. ALLAH    Adem ’a meleklere isimleri öğretmesini emretti.  ALLAH     onlara sana ikram edilen ilimden öğret dedi.

Ey dinleyenlerimiz, maddiyat size şeref verir zannetmeyin veya sahte unvanlar size şeref verir zannetmeyin, hayır. Göklerden size ne ilim verilmişse o size şeref verir.  Onun için ÂLEMLERİN RABBI kullarına öğrenmeyi emretti.  Sizin ilminize göre şeref, kuvvet ve nur verilir.  Zannetme ki altın veya kıymetli taşlar veya sahte unvanlar insanlar nur verir, hayır. Bunu söylemeye üzgünüm ki, şimdi Doğu’dan Batı’ya, İslam ülkeleri dahi, nuru veya ilimi bu dünyaya ait şeylerden istiyorlar. Tabiat hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorlar ama o öğrendiğin şey sana nur vermez.  Nur göklerden gelir, Peygamberlerden gelir onu niçin onların yüzü güneş gibi parlar. Kim göklerden ilim almışsa yüzleri güneş gibi parlar çünkü. Onların kalbi ilahi nurla doludur. Ey insanlar bu fırsat size tek bir kere verilecek, buradan gidince geri gelip nur isteyemezsiniz. Kıyamet gününde, göreceğiz kim ilahi nur almak için fırsatını kaçırdığını….  İlahi nur verilmiş olan kişiler belli olacak. Verilmemiş olanlar verilmiş olanların peşine koşacaklar. -“Ey nur sahipleri; biraz bekleyin, sizin nurunuzdan istiyoruz. Siz nur sahiplerisiniz, bizim nurumuz yoktur, durun, bize de verin o ilahi ilimlerden ve nurlardan”….. -“Hayır”, “hayır”, “hayır”, derler. Hayatta iken fırsatınızı kaçırdınız. İlahi nurdan az bir nur bile almak istemediniz özel insanlardan.  Şeytanın peşine koştunuz, onun nuru yoktur ve kayıp ettiniz. Onlara büyük bir perde gelir ve karanlık diyarlara gönderilirler.  O nur sahiplerinden, nur almak için bir daha onlara fırsat verilmez.

Ey insanlar, Peygamberler nur sahipleridir, insanlara nur getirmişlerdi. Onların peşine koşun. Simdi herkes, İslam ülkeleri dahi, karanlık peşine koşuyor. Nur dünyalarında nur sahiplerine ulaşmak istemiyorlar. Kimse ders almıyor.

Ey insanlar, bu sizin şerefinizdir, dinlerseniz nura ve nurlu makamlarda ulaşırsınız. Dinlemezseniz, ebedi karanlıkta ve karanlık bölgelerde olursunuz. Bu bir okyanustur.

Ey insanlar dikkat edin, böyle ilimleri okullarınıza veya üniversitelere, kolejlere getirin. Böyle nurlu ilimleri talebelere verin ki, kalplerine ve akıllarına nur gelsin. Bunları önemsemiyorlar ve karanlık onları daha vahşi yapıyor. Karanlık insanları daha da karanlığa götürür. Şimdi birbirlerini yiyorlar. Birbirlerini öldürüyorlar, birbirlerine zülüm ediyorlar. Bunu söylemeye üzgünüm, ama zayıf kulun kuvveti yoktur, ben bir şey yapamam. Yapabilsem bütün kolejlere ve üniversiteleri ortadan kaldırırım ve oraları nurlu ilimleri ile nurlandırırım. Bütün din adamlarına sesleniyorum, onlar politikaya, bu kirli dünyaya ve pisliklere daha fazla ilgi duyarlar. Onlara sesleniyorum, tek damla kan akarsa sorumluluk sizindir. İlahi huzurda siz sorumlusunuz. Ey insanlar!, Papa!, Patrik!, Doğu’dan Batı’ya herkes! düşünün…. Düşünmezseniz sizi oradan alır yukarıya çıkartır ve yere atar. İlahi huzurda, yüksek kişiler ve saygılı kişiler olunuz. Peygamberler, onların hakiki takipçileri ve onların hakiki halifeleri nur sahipleridir. 

ALLAH  beni ve herkesi affetsin.  Bize birisini gönder ki, bizi eğitsinde, düşmeyelim! ALLAH     affetsin.

Bize birisini gönder, en zayıf kişi bile olsa, şeytanın bütün düzenini bozsun. Tövbe estağfurullah.

Fatiha.

dum dum dum dum dum dum dum[5]

dum dum dum dum dum dum dum

dum dum dum dum dum dum dum 

Ey insanlar, kim sadece O’nun için yaratıldı,  RABBINIZIN emirlerini dinleyin ve itaat edin

dum dum dum dum dum dum dum 

dum dum dum dum dum dum dum

Dinlemelisiniz, duymalısınız ve anlamaya çalışmalısınız, gökler ne soyluyor, size ne gönderiyor.

Sizi karanlıkta ve karanlık sonsuz dünyalarda korumak için işaretler veriyor.

dum dum dum  dum dum dum dum

dum dum dum dum dum dum dum

 

Tövbe Ya RABBI, estağfurullah.

Fatiha 



[1] Arapça “Sen” demektir.

[2] Sohbet esnasında huzurda bulunanları ve internet üzerinden canlı olarak sohbeti dünyanın dört bir yerinden video kamera üzerinden Şeyh Nazım hazretlerinin sohbetini izleyenler kastedilmektedir.

[3] Bu cümle çevirmen tarafından Latin harfleri ile telaffuzu verilerek yazılmıştır.

[4] 55.Rahman suresi; 1-4.ayetler. “1-Rahmân (çok merhametli olan Allah),2 - Kurân'ı öğretti. 3 - İnsanı yarattı. 4 - Ona beyanı öğretti.” 

[5] Şeyh Nazım Hazretleri’nin damadı hâlihazırda Kuzey Amerika’da bulunan, Kuzey Amerika’dan Güney Amerika’ya ve Uzak Doğu’da (Endonezya, Malezya gibi benzeri birçok ülkede) hizmetleri bulunan Şeyh Hişam Kabbani (Mawlana Shaykh Hisham Kabbani) hazretleri; “ Şeyh Efendi Hazretleri, ilahilerinde “dum dum dum” deyince, Kâlû Belâ da CENNABI ALLAH ’a    verdiğimiz kulluk sözünü hatırlatıyor”. Bir bakıma “Dum” (İngilizce Dome kelimesi) ilahi kubbe / arştır.

 

UA-984942-2