Available in: English   Turkish   Go to media page

PEYGAMBERLER MÜHRÜNÜN NURUNDAN ALIN

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Cumartesi, Mayıs 15, 2010 Lefke, Kıbrıs

(Mevlana Şeyh ayağa kalkar.) Destur Ya Ricalallah. La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah Aleyhi Salâtullah Vesselamu. (Mevlana Şeyh oturur.)

Ey bu zamandaki mübarek sahibimiz, senin onlara bildirmek, öğretmek ve anlamaları istediğin şeyleri insanlara hitap etmek için senin ilahi desteğini istiyoruz. Bu sana aittir, ben birşey bilmem ama sen bana öğretirsen öğrenirim. Öğrenirsem anlarım, anlarsam benim doğudan batıya bütün milletlere, bütün insanlardan ve cinlerin bölgelerine ulaşmaya yetkim olur.

Esselamun Aleyküm, ey katılanlarımız. İnsanoğlu katılırsa mutlu olurlar, katılmazlarsa pişman olurlar. Bana ilahi ödeme ödüyorlar, bana geliyor. Bütün dünya katılıp, dinlese ve öğrense tamamdır. Onlar katılmazlarsa veya dikkatlerini vermezlerse benim aylığım gene tamamdır. Ve ben aylık istemiyorum ama bu Âlemlerin Rabbinin bir ikramıdır. Ve O Herşeye Kâdir olan en cömert olandır, ikram eder. İnsanlar katılmazlarsa azaltmaz, hayır ikram eder. O ilahi cömertliği ikram eder, sonsuzdur.

Evet. Esselamun aleyküm katılanlarımız! İnsanoğlunun hepsi ve cinlerin de hepsi dinlerler çünkü ilahi bir hitap asla heder olmaz. Hayır, herkese ilahi rahmetten birşeyler ulaşmalı. Ve bu mühimdir ve şükür etmeliyiz. Bizim maddi varlığımız dikkat etmezse, dikkatini vermezse önemli değil. Bu ilahi rahmetler herkesin ilahi varlığına ulaşmalı. Maddi varlığımız asla dikkat etmez ama ruhlarımız ilahi paylarını alırlar ve mutlu olurlar. Ama maddi varlık dikkat etmezse önemli değil çünkü maddi varlığı dikkat etmeyenler leş olur, leş. İlahi rahmetlerden alanların maddi varlığı leş olmaz. Pak ve pak, temizden temize. Evet ve onlar pişman olurlar. “Biz ilahi ikramlara ulaşmak için neden dikkat etmeyiz veya biraz zaman vermeyiz. Bedenlerimiz asla leş olmaz,” derler. Onlar pişman olurlar.

Onun için ey insanlar! Siz nasıl isterseniz. İlahi rahmet gelir ve sonsuzdur. Onun için kıyamet gününde insanlar gelirler ve parlayan güneş gibi olurlar. Onlardan bazılar ay gibi gelir, nûrlu. Bazıları parlayan yıldızlar gibi gelirler. Bazıları gelirler ve ışıkları küçük yıldızların ışıkları gibi olur. Uzayda milyonlarca yıldızlar var ama onları göremeyiz çünkü çok uzaklar. Ve şimdi dünyada olan insanlar Peygamberlerin nûrundan çok uzaklar. Onlar orada olur ama onlarda hiçbir nûr olmaz. Onlar karanlık karbon gibi olurlar. Güneş gibi, ay gibi, parlayan yıldızlar gibi gelen insanlar mutlu olur. Başka insanlar kıyamet gününde nûr isterler.

Ey Selefi ulemaları! Ey Ezher-i ulemaları! Ey Şii ulemaları! Siz Kurân-ı Kerîm okursunuz. Ve Kurân-ı Kerîm’in ne buyurduğunu bilmelisiniz: فَضُرِبَ بَيْنَهُم بِسُورٍ fe duribet beynehum bi-sûrin. "Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir;" (57:13). Kıyamet gününde bir perde gelir ve nûrları olan insanlar içeride olurlar. O insanlar ve başkaları arasında büyük bir duvar gibi bir perde veya bir hicap gelir. Ve kıyamet gününde böyle nûrlarla gelenlerin en azından bu başparmağından bir açılıp bir kapanan bir nûr olur. Bu kıyamet gününün karanlığında bu onların diye çok mutlu olurlar. Onlar yollarını bulurlar ve kimsenin bilmediği bir bölgeye girerler. Ve başka insanlar onların peşine koşarlar ve derler, “Ey kardeşim, ey dostum bize nûrunuzdan verin ki size ulaşalım.” İlahi dikkat buyurur; “Ey insanlar, geri gidip nûr alın.” Ayeti oku! فَضُرِبَ بَيۡنَہُم بِسُورٍ۬ fe duribet beynehum bi-sûrin. İçeride ilahi zevkler ve nûrlar vardır ama dışarıda kalanlar koşup bazı nûrlar isterler. Onlara, “Geri gidin ve nûr alın” derler. Onlar geri gidince bir duvar kalesi olur ve dışarıda kalıp içeriye giremezler. “Geri gidip ilahi nûr istemelisiniz.” Ama geri gidince daha karanlıkta olurlar, birşey bulamazlar, o nûrdan bir kıvılcım bile.

Ey insanlar! Buradan ilahi nûrlardan birşeyler götürmeye çalışın. O zaman seçilmiş kimseler olursunuz. Ve Âlemlerin Rabbi sizi küçük nûrunuzla kabul eder. Ve size ilahi nûrlardan gönderir ve bütün varlığınızla nûr olursunuz. Böyle şeyleri neden söylemezsiniz ulemalar? Ezher-i ulemaları ve Selefi ulemaları, neden dikkat vermezsiniz? İnsanları ikaz etmezsiniz? “Ey insanlar, son günler, kıyamet günü gelecek ve bütün insanlar oraya gelecekler. Onlardan bazılarının nûru olacak, bazılarının olmayacak. O ilahi nûru taşıyanlar göklerin başka bir seviyesinde olacaklar ki en azından bir başparmağı kadar o ilahi nûrdan getirmezseniz daha fazla nûra ulaşamazsınız. Neden ikaz etmezsiniz? Siz kendinizi şimdi emniyette mi zannediyorsunuz da insanlara böyle nûrlara kıyamet gününde ihtiyaçları olduğunu hatırlatmanın gerek olmadığını düşünüyorsunuz?

Kıyamet gününde insanlar ikiye ayrılacak. Bazıları bu gezegendeki hayatlarındaki zamanından nûr getirecekler diye insanları neden ikaz etmezsiniz? Neden insanları ikaz etmezsiniz, “Ey insanlar, bu hayattan kıyamet gününe ilahi nûrlardan birşeyler getirin,” diye. Neden ikaz etmezsiniz? Siz sadece, “Biz doktoruz, ulemayız,” dersiniz. Neden böyle sırları saklarsınız? Neden insanlara, “Ey insanlar, karışınızda kıyamet günü var, bazı insanlar aydınlatma gibi nûr getirecek, onlardan bazıları hiçbir şey getirmeyecek. Ey insanlar! Kim bazı nûrlar getirirse o nûrlar Peygamberliğe veya Peygamberlere aittir,” demezsiniz?

Peygamberler o ilahi nûrları göklerden dünyaya getirdiler. Neden Peygamberlerden böyle nûrları almazsınız? Neden Peygamberler Mührünün nûrundan nûrlanmazsınız? Neden batılı insanların adımlarını takip edersiniz? Neden Peygamberler Mührünün (s.a.v) adımlarından gitmezsiniz? Neden günlük, “Ey insanlar! Şeytana dikkat edin çünkü Şeytan sizin nûrlarınızı söndürmek istiyor. Dikkat edin ve Peygamberler Mührünün nûrundan alın. Gelin ve alın,” diye çağırmazsınız? Neden sabah erkenden akşama kadar ikaz etmezsiniz? Bunları söylemelisiniz, bu mühimdir. Doktor veya “Ulemayız” demek değil, hayır. Ulemalar insanları eğitirler ve onların karşısında nûrların yolunda yürürler. Bizim nûrlu yollarda Peygamberler Mührüne ikram edilen nûrlu bölgelere basmaya ve yürümeye ihtiyacımız vardır.

Cenâb-ı Allah’ın mülke ihtiyacı yoktur, hayır. Cenâb-ı Allah herşeyi sevgili kulu ve sevgililer için yarattı. Siz neredesiniz? Cenâb-ı Allah bu kâinatı yarattı ve yaradılış devam ediyor ve yarattıklarından bir menfaat istediğini mi zannediyorsunuz? Estağfurullah, Hâşâ, hâşâ, hâşâ, olamaz, olamaz. Onun, Cenâb-ı Allah’ın sonsuz mülkü vardır, sonsuz yaradılış okyanusları vardır. Ama Onun ihtiyacı yoktur ve sevgililerine ikram eder. En sevgili olan Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’dir. (Mevlana Şeyh ayağa kalkar.) Onlara rağmen yarattı ve bütün mülkler Peygamberler Mührüne ikram edildi. Çünkü Cenâb-ı Allah’ın ihtiyacı yoktur. O Yaratandır, yaratır ve ikram eder. Allahu Ekber, Allahu Ekber. (Mevlana Şeyh oturur.)

O yarattır. O Yaratandır. Yarattığına mı ihtiyacı olacak? Nedir bu saçmalık? Arş yaratıldı mı yaratılmadı mı? Yaratıldı. O bir kimse için yaratıldı ki onlar aydınlık dünyalar ve aydınlık yaratılışlar isterler. Bu Cenâb-ı Allah’ın bir ikramıdır. Herşey bir ikramdır. Onun ihtiyacı yoktur. Allahu Ekber, Allahu Ekber. O yarattığına nasıl ihtiyacı olur? Nedir bu saçmalık? Neden hakiki anlamları söylemezsiniz ki insanlar Rabbın, Yaratanın mülklerinden ve sonsuz okyanuslarından birşeye ihtiyacı olmadığını anlasınlar, hayır. Herşey Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) için yaratılmıştır.(Mevlana Şeyh ayağa kalkıp oturur.) Allahu Ekber, Allahu Ekber. “Ey sevgilim, ben herşeyi senin için yarattım ve seni Kendim için yarattım!” Allahu Ekber, Allahu Ekber.

Peygamberler Mührünü kendiniz gibi yapmayın. Ey insanlar! Bütün kâinat Peygamberler Mührünün nûru ile doludur. Bu ona Âlemlerin Rabbi tarafından ikram edildi. Ey insanlar! Bu o kadar şereftir ki bunun başını ve sonunu kimse anlamaz. Onun için gerçek hakikatleri, Hakkın doğruluğunu anlamaları için böyle ilahi ikramlar şimdi bütün milletlere gelir. Ve doğruları anlamamız için bizim doğru kimselere ve Hakkın doğruluğunu anlayanlara ihtiyacımız var. Allahu Ekber Velillahil Hamd.

Ey insanlar! Gelin bütün kâinatı Yaratan Âlemlerin Rabbine secde edin. (Mevlana Şeyh secde ediyor.) Allahu Ekber, Allahu Ekber. Biz çok küçüğüz ama bize sonsuz anlayış ikram edilmiştir. Onun için insanlar Hel min Meziyd isterler. "Ey Rabbimiz, daha fazla ve fazla var mı?" diye. Ve Yaratanımız Ve ledeyna Meziyd buyurur, "Ve Katımızda onlara ise ziyadesi/fazlası var!"

Siz Hel min Meziyd istersiniz Biz de Veledeyna Meziyd deriz! Ey Rabbimiz! Bizi affeyle ve bize birşey ikram eyle ki birşeyler anlayalım. Ey Rabbimiz, bizi affeyle ve Senin rahmetini istiyoruz. Bize yeni ufuklar, sonsuz ufuklara açılış için birisini gönder.

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

Fatiha.

40 dakika? (37 dakika)

Gönderiyorlar veriyoruz, sonsuz okyanuslar.

(Şeyh Hişam Endonezya'da 100,000 kişiye sohbet veriyor ve selamlarını iletiyor.)

Şükürler Allahım! Allah (cc) Şeyh Hişam'a ve onun gibi ricâlAllah'ı (Allah Adamlarını) takip edenlere daha fazla kuvvet veriyor. Allah ondan razı olsun.

Fatiha.

UA-984942-2