Available in: English   Bahasa   Turkish   Go to media page

Evlerinizi Kabirlere Çevirmeyin

Mevlana Şeyh Hişam Kabbani

4 Nisan 2014 Burton, Michigan

As-Siddiq Camisi’ndeki Cuma Hutbesi

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِين

Yâ eyyuhelleẕîne âmenû ittaḳullahe ve kûnû me`as-saadiḳîn.

Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun (kelime ve fiilde).

(Tevbe, 9/119)

Ey mü’minler! Allah’a sonsuz hamdü senalar olsun ki bizleri Müslüman olarak yarattı. Tamamıyla İslam libasına bürünmüş olarak yeryüzüne indik; çünkü bizler “Lâ ilâhe illallah” deriz ve Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdu ki:

من قال لا اله الا الله دخل الجنة

Men ḳâle lâ ilâhe illallah deḫalel cenneh.

Kim “Lâ ilâhe illAllah” derse, cennete girer.

Cenâb-ı Allah, bizleri daima “Lâ ilâhe illallah” diyenlerden eylesin. Ne ölüm anında, ne kabirlerimizde, ne de ahiret gününde dillerimiz tutulmasın.

وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِي

Ve inneke le alâ ḫuluḳin aẓîm.

Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin. (Kalem, 68/4)

Şeytan her zaman vardır; onun sizi etkilemediğini sanmayın. En büyük şeytan bizim evimizin içindedir, o ekranda, o televizyon ekranında. Bir sürü zarar ve menfilik oradan akıp gelmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v), her evde şeytan olduğunu bilir ve “her ev” her kişi anlamına gelir. Her kalpte şeytanın o kalbin içine gireceği bir yolu vardır ve bu yüzden Peygamber Efendimiz (s.a.v) sakınmamız için buyurur:

لاَ تَجْعَلُوا بُيُوتَكُمْ مَقَابِرَ

Lâ tec`alû buyûtekum meḳâbir.

Evlerinizi kabirlere çevirmeyin! (Ebu Hureyre, Tirmizî)

Evlerinizi kendiniz için kabirlere çevirmeyin. Eğer bir mezarlığı ziyaret ederseniz şeytan orada kalır ve aynı şekilde bir çok cin de orada kalır. Bu yüzden, güneş battıktan sonra karanlıkta mezarlığı ziyaret etmek tavsiye edilmez, fakat akşam namazına kadar ziyarette bir sakınca yoktur. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır:

وَإِنَّ الْبَيْتَ الَّذِي تُقْرَأُ فِيهِ الْبَقَرَةُ لاَ يَدْخُلُهُ الشَّيْطَانُ

Ve innel beytelleẕî tuḳrau fîhil baḳaratu lâ yedḫuluhuş-şeytân.

Şüphesiz ki şeytan, Bakara sûresinin okunduğu eve giremez. (Ebu Hureyre, Tirmizî)

Eve gelip eşinizin ya da çocuklarınızın bir sorunu ile karşılaştığınızda, hemen gidip bir duş veya abdest alın ve iki rekat namaz kılıp ardından Bakara sûresini okuyun. Şeytan hemen kaçacaktır! Biz doktora gidip “Beyim rahatsız” veya “Hanımım rahatsız” diye şikayet ederiz ve bazen onlar sizin şizofren veya bipolar olduğunuzu söylerler. Peki, Peygamber Efendimiz (s.a.v) ne buyurmuştur? “Bakara sûresini okuyun.” İşte evlerimizde Kur’an-ı Kerim’i bulundurmanın önemi! Evlerinizde Kur’an-ı Kerim’i her zaman bulundurun. Bir sayfa okusanız bile, o tek bir sayfayı mutlaka okuyun. Kur’an-ı Kerim’i okumanın ne kadar önemli olduğu konusunda sohbetimize devam ediyoruz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), sahabeleri (r.a) Deccal hakkında devamlı uyarırdı. Bir çok hadis-i şeriflerde kıyamet alametlerinden birisi olarak Deccal‘ın gelişine işaret edilmiştir. Hatta, Hz. Peygamber (s.a.v.) Deccal'ın ne zaman ortaya çıkacağı konusunda tam bir zaman belirtmemiş olmasına rağmen Hz. Peygamberin zamanında sahabeler, Deccal’ın her an ortaya çıkabileceği endişesiyle hurma ağaçlarının arkasına bakarlardı. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Deccal’ın geleceğini ve Hz. İsa’nın onu yakalayıp öldüreceğini buyurmuştur. Evet, o geliyor ve onun gelişi size hayatınızdaki her şeyi size haberdar ediyor, her türlü şerden uzak durup dikkat etmeniz gerektiğini bildiriyor.

Evdeki bela ve musibeti def etmek için yapmanız gereken nedir? Ebu Darda’dan rivayet edildiği üzere,

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

مَنْ حَفِظَ عَشْرَ آيَاتٍ مِنْ أَوَّلِ سُورَةِ الْكَهْفِ عُصِمَ مِنَ الدَّجَّالِ

Men hafiẓa aşara âyâtin min evveli sûratil keḥf usime min ed-deccâl.

Her kim Kehf sûresinin ilk on ayetini ezberlerse Deccal’dan korunur. (Sahîh-i Müslim)

Kehf sûresinin ilk on ayetini ezberleyen kimse, Cenâb-ı Allah tarafından Deccal’ın şerrinden korunmakla kalmaz, aynı zamanda Deccal’ın o kimsenin üzerinde herhangi bir gücü olmaz ve evi korunmuş olur. Ve diğer bir rivayete göre:

مَنْ حَفِظَ عَشْرَ آيَاتٍ مِنْ آخِرِالْكَهْفِ عُصِمَ مِنَ الدَّجَّالِ

Men hafiẓa aşara âyâtin min âḫiril keḥfı usime min ed-deccâl.

Her kim Kehf sûresinin son on ayetini ezberlerse Deccal’dan korunur. (Sahîh-i Müslim)

Demek ki, her kim Kehf sûresinin son on ayetini ezberlerse, Deccal’ın fitnesinden ve o günün şerrinden korunmuş olur. Peki bundan başka ne isteriz ki? Bakara sûresi ya da Kehf sûresinin ilk veya son on ayeti bizleri şeytandan ve Mesih-i Deccal’dan korur.

Ey müslümanlar! Eğer siz gerçekten dininizin derinliklerine inseniz, asla Cenâb-ı Allah’a gerektiği gibi şükredemeyeceğimizin farkına varırsınız. Ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) üzerine ne kadar çok salavat getirseniz bile asla olması gerektiği kadar getiremezsiniz. Bu nedenden dolayı Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) bize önce Bakara sûresini vermiştir ve sonra Kehf sûresinin ilk ve son on ayetlerinin önemini buyurmuşlardır. Çünkü inne me`al usri yusrâ,“Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır” (94/6) ve yessirû ve lâ tu`assirû, “Kolaylaştırın, güçleştirmeyin.”

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

يسِّرُوا وَلآ تُعَسِّرُوا وَبَشِرُوا وَ لاَ تُنَفِّرُوا

Yessirû ve lâ tu`assirû ve beşşirû ve lâ tuneffirû.

Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin. (Câmi`us-Sahîh)

Hz.Ömer (r.a) tarafından rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir gün çok mutlu oldular. Efendimiz (s.a.v) ümmetine çok tatlı bir şey vermek istemişti. Tüm yaşamı boyunca o kadar endişeliydi ki geceleri uyumazdı, ta ki Hz. Ayşe (r.a) “Ey Allah’ın Resulü! Niye ayakların şişene kadar namaz kılarsın?” diye sorana kadar. Ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Bu dünyanın en güzel günüdür, en iyi ve en mutluluk duyduğum haberdir. Ve laḳad unẕile aleyye hâẕihil leyle efdal mâ tale`at aleyhiş şems, bana bu gece öyle bir sûre indirildi ki, o bana üzerine güneş doğan her şeyden daha sevimlidir. O sûre İnnâ fetehnâ leke sûresidir.” diye karşılık verdi.

إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا

İnnâ fetaḥnâ leke fetḥan mubînâ.

Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik. (Fetih, 48/1)

Bu sûrede Cenâb-ı Allah, “(Ya Muhammed!) Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik.” buyurmuştur ve bu kıyamete kadar geçerlidir.

وَحَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا أَبُو خَيْثَمَةَ عَنْ أَبِي إِسْحَقَ عَنْ الْبَرَاءِ قَالَ كَانَ رَجُلٌ يَقْرَأُ سُورَةَ الْكَهْفِ وَعِنْدَهُ فَرَسٌ مَرْبُوطٌ بِشَطَنَيْنِ فَتَغَشَّتْهُ سَحَابَةٌ فَجَعَلَتْ تَدُورُ وَتَدْنُو وَجَعَلَ فَرَسُهُ يَنْفِرُ مِنْهَا فَلَمَّا أَصْبَحَ أَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ

وَسَلَّمَ فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ تِلْكَ السَّكِينَةُ تَنَزَّلَتْ لِلْقُرْآنِ

Sahîh-i Müslim’de El-Berâ’dan (r.a.) rivayet edildiği üzere, kendi halinde bir ağacın altında oturarak Kehf sûresini okuyan bir adam varmış. Atını iki iple çok sıkı bir şekilde bağlamıştı çünkü atı her an kaçmaya müsait çok vahşi bir at imiş. Adamın bulunduğu yerin ve atının üzerini kaplayan bir bulut gelmiş. At bağlı bulunduğu yerden kaçmak için asileşmeye, hiddetlenmeye başlamış. Çok vahşiydi ve çok güçlü olmasına rağmen bağlı bulunduğu yerden kaçamamış. Bulut yaklaştıkça o at kaçmak için zorlamış, zorlamış durmuş. Ve sabah olunca da, atın sahibi o adam Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) huzuruna varıp olan biteni anlatmış. Peygamber Efendimiz (s.a.v) o adama şöyle buyurmuşlar: tilkes sekînetu tenezzelet bil ḳur'ân, “Bu sekinet idi. Yüce Kur’an-ı Kerim ile inen huzur ve sükunet idi ve o at gelen huzurdan ürktü.”

Çünkü bazı zaman vardır ki, hepiniz bilirsiniz…Uyandığınız zaman iyi veya kötü bir olay karşısında tüyleriniz diken diken olur. Aynı şekilde, rahmetullah bu atı bu şekilde ürküttü. O adamın üzerine inen manevi kuvvet atın da üzerine indi. Bu hususu şu hadis ile noktalamak istiyorum.

Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiği üzere, Resûllah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

من القرآن سورة ثلاثون آية شفعت لرجل حتى غفرت له ،وهي‏:‏ تبارك الذي بيده الملك

Min el-ḳur'ânu sûratun s̱elâs̱ûn âyeti şufi`at li raculin hattâ ğufirat lehu ve hiye tebârekelleẕî bi-yedihil mülk.

Kur’an-ı Kerim’de otuz ayetlik bir sûre vardır! Bu sûre (kendisini okuyan) kimseye (kıyamet günü) şefaat eder ve Allah'ın onu affetmesini sağlar. Bu sûre ‘Tebarekellezi bi-Yedihil Mülk’dür. (Tirmizî)

Kur’an-ı Kerim’de otuz ayetlik bir sûre vardır! Bu sûre, bir kişi için şefaatçi oldu ve onun günahları affedildi. O kişi af edilene kadar bu sûre yakarmaya devam etti. Acaba bu sûre hangi sûredir? Bu sûre Mülk sûresidir ve bunu da çoğunuz bilirsiniz.

http://www.sufilive.com/Do_Not_Turn_Your_Homes_into_Graveyards-5503.html

© Telif hakkı “Sufilive”a aittir. Bütün hakları saklıdır. Bu kopya, uluslararası Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu tarafından korunmaktadır. Lütfen paylaşırken, “Sufilive”a atfediniz. Allah razı olsun.

UA-984942-2